Osmanlı Mezar Taşları
21 Haziran 2022Osmanlı mezar taşları geçmişten günümüze herkesin dikkatini çekmiştir. Bu mezarlıklar yerine göre manevi istirahat bahçeleri, yerine göre süslü çiçek bahçeleri, yerine göre zarafet vesikaları, yerine göre güzellik ve estetik örnekleri, yerine göre bir tarih, yerine göre bir milletin kültürü ve hafızasıdır. Daha başka bir yönüyle ürperti yerine huzur veren mekanlardır…
Osmanlı mezar taşları incelendiğinde Osmanlı medeniyetini ve hürmetini görürüz. Öyle ki yapıları itibariyle tarih, sanat ve estetiğin konusu olmuşlardır. Sanatsal taş işçiliği, çeşitlilik gösteren mezar başlıkları, yazılan edebi ifadeler ve yazı sanatının çok güzel örneklerini taşımaları Osmanlıca mezar taşlarını ayrıca değerli kılar.
Kültürel miras ve bir milletlerin hafızasını oluştururlar. Sadece şekline bakarak o mezar hakkında pek çok bilgi elde etmek mümkündür. Aynı zamanda arşiv belgeleri niteliğindedir. Bir vakit aynı havayı teneffüs edip aynı yerde yaşayan insanların inançların hissiyatını bizlere ulaştıran eşsiz kaynaklardır.
Mezarlıklar bir şehrin ekonomik ve sosyal yönünü, sanatsal durumunu gelenek ve görenekleri hakkında çok ciddi bilgi kaynakları olduğu bir gerçektir.
Maalesef ki bu zamana kadar mezar yeri temin etme, hazine avcılığı, doğal şartlar, bakımsızlık, ilgisizlik gibi nedenlerden dolayı Osmanlı mezar taşlarının tarihi dokusunu kaybolmaktadır.
Atalarımızın mezar taşlarına öyle bir hassasiyet göstermiş, bunun temelinde ahiret inancı ve milletin bilinç, şuur ile ince, zarif düşünce yapısının sanatsal göstergesi vardır. Osmanlı mezar taşları o dönemde ölenlerin geçmişten geleceğe mesajlarını ileten en önemli iletişim araçları olmuşlardır.
Birçok kültürel hususiyeti üzerinde taşıyan mezar taşları sayısız araştırmaya konu olabilir. Mezarlık alanları şehir içinde olup, devamlı göz önünde olan yerlere yapılmıştır. Bunun nedeni hem dua hem ahireti hatırlatmaktır.
Mezar taşları ölümleri neticesinde hayatta olanların hafızasından silinmeye başlayan hatıralarını birkaç nesil sonrasına iletme isteğinin en müşahhas ve estetik bir ifadesi olmuştur.
Osmanlılarda batılı anlamda bir heykel geleneği bulunmuyordu. Batıda insan ve hayvan figürleri heykellerine karşılık, Osmanlı’da bu özellikle mimari unsurlarda, taş işçiliğinde, mezar taşı kitabeleri örneklerinde karşımıza çıkmaktadır.